KIZILDERE: 3O MART 1972
Mahir Çayan, Deniz Gezmiş ve İbrahim Kaypakkaya üçlüsü, Türkiye devriminin yolunu yeniden tarif edecek. Kentlerin ve küçük burjuva yaşam standartlarının üzerlerinde yarattığı ideolojik etkiyi savaşın içinde savaşa savaşa atacaklar ve militan bir pratik sergileyerek 50’li yıllık sağcı-liberal ve pasifist çizgiyi yerle bir ederek Kızıldere yoluna koyulacaklardı. İşte o yol gerilla savaşı temelinde Türkiye devriminin yolu idi. 12 Mart generalleri ve Erim kabinesi tehlikenin farkında idiler ya bu tehdit bertaraf edilecek ya da kendileri alaşağı olacaktı.
İki ayrı dünya “balyoz darbesi” devrim ve karşı-devrim “Kızıldere’de yenilecek olanlar” yürünecek yolu netleştirmiş, hedefi belirlemiş ve saflaşmayı gerçekleştirmişlerdi. Bu saflaşma devrim ve karşı-devrimin saflaşması idi. Elbette her saflaşma beraberinde devrimci saflarda yeniden ayrışma demekti. Düzen içi kanal arayanlar çeşitli gerekçe ve bahanelerle kendilerini temellendirmenin argümanlarını ileri sürdüler. “Bu bir avuç adamın oligarşi ile düellosudur.” Düşman zindanlarında tutsak olan ve Kızıldere yolunda karar kılan, faşizme karşı birlik kuran THKP-C ve THKO gerillaları çıkılacak yolun sonuçları konusunda nettiler. Bu bir zorunluluk değil politik tercihti. Düello kaçınılmaz idi ya teslim olacaklar ya da karar kıldıkları yolda yürüyeceklerdi.
Bir an bile tereddüt etmediler, faşizme karşı kurdukları ittifak Türkiye halklarının kurtuluş cephesinin ittifakı idi. Belirledikleri yolda temeli kazarak zindan duvarlarını deldiler ve yola koyuldular. Öncelikli görevleri ve ilerde Türkiye halklarının kurtuluş ordusu kurmayı olacak olan Deniz Gezmiş ve yoldaşlarının idamını engellemek-kurtarmak ve belirledikleri hedefe varmak, fakat olmadı. Ama buz kırıldı yol açıldı.